Banyomda çok fazla şişe var. Çok fazla kavanoz da var. Her ne kadar hiçbirinin içinde sadece “cilt kremi” yazmasa da, bu şişelerin ve kavanozların çoğunun içinde cilt bakım malzemeleri var. Onun yerine, bunların üzerinde yüz kremi, el losyonu, vücut losyonu veya ayak kremi gibi şeyler yazıyor. Gençliğimizi hatırlar mısınız? O zamanlar sadece Nivea vardı. Yaşam çok kolaydı. Canı gönülden biliyorum ki, bu şişelerin ve kavanozların üzerlerindeki etiketler değişken ve gelişigüzel ve benim gibi savunmasız, kendi kendine acıyan kadınların hiçbir işe yaramayan ürünlere astronomik bedeller ödemesi için konmuş, ama diğer taraftan hiçbir zaman beni, ayak kremini yüzüme sürerken göremezsiniz, ne olur ne olmaz diye.
Burada, mesela lavabonun tam yanında, bir şişe StriVectinSD denen bir şey var. 2004’te beş dakika içinde bana, StriVectinSD’nin gençlik pınarı olduğu öğretilmişti.
Sonunda çıka çıka bir cilt losyonu olduğu ortaya çıktı. Bir şişesi küçük bir servetti. Ancak o sıralar, bir an için, StriVectinSD’nin, her şeyin çözümü olduğuna inanmıştım. Kozmetik tezgâhındaki hanım bana bu şişeyi satarken, sanki yasak döneminde yıllanmış bir şişe viski satıyor gibi davranmıştı. Daha yeni gelmişti* Bodrumdaydı. Sergileyemiyorlardı çünkü göz açıp kapayıncaya kadar biterdi. Sadece belli müşterilerin satın almasına izin veriyorlardı.
Şimdi banyo rafimda duruyor, ahmaklığımın diğer numuneleriyle birlikte. RetinA yıllarının, glikolik asit döneminin ve La Prairie modasının örnekleri, boş yere yer kaplıyor ve toz tutuyorlar. En yakın arkadaşlarımdan biri bir keresinde, bir çay kaşığı yüzlerce dolar tutması gereken küçük bir şişe La Mer kremi vermişti. Hâlâ duruyor, çünkü kullanmak için çok değerli.
Konu şu ki, yüzüm için kremim var. Kollarım ve bacaklarım için losyonlarım var. Banyom için yağım var. Ayaklarım için vazelinim var. Bu nemlendiricileri vücuduma sürmek için her gün kaç saat harcadığımı söylemeye başlamayayım. Buna rağmen hâlâ yüzümde sivilceler çıkıyor, kollarımda ve bacaklarımda sert bölgeler oluşuyor. Dahası, sırtımdaki deri o kadar kuru ki, ne zaman siyah bir süveteri üzerimden çıkartsam, sanki kar fırtınası varmış gibi duruyor. Ayak topuklarındaki derininse lif kabağı görünümü var.
Bakım söz konusu olduğunda, hiçbir noktayı atlamadığımdan eminim. Bakım dünyası her gün değişiyor. Benim yaşımdaki kadınların bu konuda daha neler yaptıklarını bilmiyor olabilirim (Daha geçen gün mesela, bir arkadaşım, hafif bir elektroşok da içeren yüz bakımı yaptırmamışsam, yaşamış sayılmayacağımı söyledi).
Bildiğim şu ki, zamanımın çoğunu bir parmağım su kanalında geçiriyorum ama buna, yapmamak için kendime söz verdiğim şeyler dahil değil, saçma sapan şeyler. Estetik cerrahi sınırlarına dayanan birçok şey yaptım. Ağzımdaki bütün dolguları, beyaz dolguyla değiştirdim. Tanrı adına yemin ederim ki, beni en az altı ay gençleştirdi. Arada sırada dermatologum, çeneme restaylen’e denen bir hipodermik şırınga yapıyor. Çenemdeki sarkık bölgeleri dolduruyor. Alnımdaki bir kırışık için iki kere de botoks yaptırdım. Bir keresinde dudaklarımı dolgunlaştırmak için yağ bile enjekte ettirdim, ama Afrikalı yerlilere benzediğim için bir daha yaptırmadım.
Ancak geçen gün, evsiz bir kadının yanından geçtim. Feministlerin günün birinde sokaklarda yaşayan evsiz barksız kadınlar haline gelmelerinden korkmalarını hiç anlayamam, ama sokakta torbalarını sürüyerek giden bu kadını seyrederken, en azından kendi versiyonumu gördüm. Olayı dramatize etmek istemiyorum, hiçbir zaman evsiz barksız kalmayacağım, ama sokakta yaşayan bu kadına benzemekten, haftada sadece sekiz saat uzağım. Kırık gri saçlar, eğer kendiminkini boyatmasam belki benim de olurdu. Şiş bir göbek, eğer her gün yemeyi arzu ettiğim şeylerin yarısını yeseydim, benim de olurdu. Kirli tırnaklar, çatlak dudaklar ve kaim kaşlar, eğer ıssız bir adada yaşıyor olsam, benim de istikbalim olurdu.
Haftada sekiz saat ve sayım devam ediyor. Yetmişlere geldiğimde, eminim ki iki misli daha fazla zaman alacak. Bu konuda tek avuntum şu ki, 80 yaşıma gelip işsiz kaldığımda en azından yapacak bir şeyim olacak. Tabii, bu bir şeyleri yapmak için bütün paramı harcamamışsam.
Yorum yapılmamış